PUTİN YARGILANMAYA ÇALIŞILIYOR: PEKİ YA BATININ SUÇLULARI?

MERALDANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Türkiye, tarihinin en büyük yalnızlığını yaşıyor ve bumeseleyi biz içeride konuşarak çözebiliriz diyorum. HASANÇİLEZ (Amasya) – Bakın, bir Kürt köyünün muhtarının paylaşımı. CAHİTÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım, biraz önce hatip kürsüden grubumuza doğrudansataşmıştır “IŞİD’i korumayın dedik.” ifadeleriyle ve “Kürtlere yönelikdüşmanca tavırlarınız var.” diyerek. MERALDANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bu ülkenin bir dili… Evet, “AB’ye uyum olsun.” dedik, her gün savunduk bunu. Siz “Hayır, AB’ye kafatutuyoruz, Ankara kriteri belirleriz.” dediniz. MERALDANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bölücü olan, bu ülkeyi bütün dünyanın gözü önünde Kürtdüşmanı yapan, Türkiye’nin düşmanı olan, ÖSO’ya savaş suçu işletenlerdir. BAŞKAN– Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12’nci Birleşiminin İkinci Oturumunuaçıyorum. BAŞKAN- Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Sermin Balık konuşacak. Görüştüğümüzönergeyle, Maden ilçesinde özelleştirilen Bakır İşletmesine ait hafriyatlarınneden olduğu doğal olmayan bir heyelanın sonuçlarının araştırılması ve Madenlivatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi teklif ediliyor.

Bütün bu dağıtım işleri sona erdikten sonra artık anonim şirketin hukuki varlığı şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinmesi ile sona ermektedir. Bu çalışmamızda öncelikle anonim şirket kavramı temel olarak ele alınacak ardından asıl araştırma konumuz olan ‘’anonim şirketlerde tasfiye’’ süreci yeni düzenlemeler ışığında incelenecektir. TTK 537/1 ‘e göre ‘’ Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.’’. Fıkrada ise ‘’Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar’’.

  • Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60 bin civarındaresmî kurum ve 1 milyonu aşkın personeli bulunmaktadır.
  • Şimdi balıkçı teknelerimizin birçoğu denize açılamaz olduçünkü denizlerimizde balık kalmadı.
  • Plansız balıkçılık konusunda eğitim vearaştırma yapılarak gerekli tedbirler alınmalıdır.
  • Birleşimeon beş dakika ara veriyorum ve grup başkan vekillerini arkaya davet ediyorum.

O sebeple hassasiyeti pektabiidir ki anlıyorum ama Sayın Milletvekilimiz Kamil Erozan Bey’inifadelerinin doğru değerlendirilmesini de buradan rica ediyorum efendim. Şimdi,bu noktada kendilerinin bunları çok iyi bildiğini biz biliyoruz. Türk devleti, dün olduğu gibi, o Birinci DünyaSavaşı döneminde olduğu gibi güçsüz değildir, güçlüdür ve kudretlidir. Allah’ınizniyle bu belaları hep birlikte defetmeye de muktedirdir. HÜSEYİNÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Su Ürünleri KanunundaDeğişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerinde konuşmaküzere İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu uygulama konusu da yinehem üniversitelerimiz hem de balıkçılarımız tarafından büyük bir tepkiylekarşılanmaktadır. Böyle bir uygulama başlatılması hâlinde bu uygulamanınmutlaka su ürünleri mühendisleri, su bilimleri mühendisleri, balık teknolojimühendislerine verilmesi gerekmektedir. Bu mühendis arkadaşlarımız bu görevinyanı sıra, balıkçı gemileri, gırgır tekneleri, sahil güvenlik botlarındakigörevleri de yürütmelidir.

UCM’yi kuran Roma Statüsü, Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin sınırları açıkça belirlemiştir. Maddi hukuk yönünden mahkemenin yetkisi nüve suçlarla sınırlı olup, bu suçlar haricinde yargılama yapma yetkisi bulunmamaktadır. Kişi yönünden mahkeme devletlere herhangi bir cezai veya hukuki sorumluluk isnat edememektedir, hususiyetle bireyleri yargılamak üzere tasarlanmıştır. İsnat edilen suçun (i) üye ülke sınırlarında işlenmesi, (ii) üye ülke vatandaşı tarafından işlenmesi ve son olarak (iii) bir durumla alakalı olarak soruşturma yürütmek üzere UCM’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından yetkilendirilmesi hallerinde yargı yetkisi doğabilecektir. BMGK tarafından yetkilendirme halinde, tıpkı Sudan durumunda vaki olduğu gibi, üye olmayan bir ülke sınırlarında gerçekleşen veya vatandaşı tarafından işlenen suçlara ilişkin olarak dahi UCM’nin yargı yetkisi doğabilmektedir. Bu gelişmeler ışığında, yüz yıllık sürece yayılan girişimler dizisinin bir sonucu olarak büyük umutlarla kurulan UCM’nin 20 yıl içinde ekseriyetle ‘Özgür Batı’ haricindeki dünyaya doğrultulmuş bir hukuk silahı haline gelmesi tehlikesi hiç olmadığı kadar somut bir hale gelmiştir. Ancak yapılan envanter ve düzenlenen bilançoya göre şirketin varlıkları borçlarını karşılamaya yetiyor ise şirketin tasfiyesine geçilecektir. (2) Şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder. 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak yeni 6102 sayılı TTK iki yeni kurum öngörmüştür.Bunlardan biri ek tasfiyedir. Yeni işlemler sadece hukuki olup, şirketin malvarlığının devamıyla birlikte korunması için gerekli önlemlerin alınmasını da hukuki bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. Tasfiye memurları devam eden davaları takip edebilecekleri gibi şirket menfaatleri gerektirdiği ölçüde yeni dava ve takipler açabilirler.

Türk milletiemperyalist sistemin ağababalarıyla ilgili hükmünü Çanakkale’de vermiş,imzasını Sakarya’da, mührünü İzmir’de, Dumlupınar’da ve Kocatepe’de vurmuştur. Kızılay,tarihinden bugüne sürdürdüğümüz vakıf geleneğimizin, dayanışma kültürümüzün veaziz milletimizin hamiyetperver karakterinin en anlamlı tezahürlerindenbiridir. Irk, din, dil ayrımı gözetmeksizin dünyanın farklı coğrafyalarındakiafetzedelerin, muhtaçların, yoksulların yardımına koşan Kızılay, milletimizinvicdanını, hoşgörüsünü hakkıyla temsil etmektedir. Dünyanın bütün kıtalarındaaktif görev üstlenen Kızılayın gösterdiği eşsiz başarı memnuniyet vericidir.Meydana gelen her afette vatandaşlarımızın yanına ilk koşan, insanımızın imdatçığlığına ilk kulak veren kuruluşlarımızın başında yine Kızılay gelmektedir. Dünyanındört bir yanında büyük bir özveriyle çalışan Kızılay gönüllülerine veyardımsever tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Böylece işi ehline vererek bu meslek için yeniistihdam kapıları açmış oluruz. Balıkyetiştiriciliği konusunda su ve su alanları ile deniz ve iç sulardaki kiralamayetkisi hazırlanan bu kanun teklifiyle Tarım ve Orman Bakanlığınaverilmektedir. Bu yetkinin Bakanlık yerine 2886 sayılı Devlet İhale Kanunukapsamında yapılmasının herkese faydası var. Şunu söyleyeyim, belki siz 2886’yızaten kullanmıyorsunuz, onun yerine 21/b diye bir maddeyi daha fazlakullanıyorsunuz. Yapılan ihalelerin yüzde 60’ını, yüzde 70’ini 21/b’ye göreyapıyorsunuz. 2886’yı 186 kez değiştirdiniz, biz buna da razıyız ama insiyatifkullanmak yerine 2886 sayılı Kanun’a göre bu kiralamaları ve ihaleleriyaparsanız hiç olmazsa bir miktar rekabet oluşur. Bu kiralama işleri OrmanBakanlığına devredildiği zaman tabii rahatlıkla istediği kişilere verebilir. Bu sözde yazarın Atatürk vecumhuriyete sövmekten başka bir işi ve amacı da olmadığı aşikâr.

Görüşülmekteolan 106 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesiyle değiştirilmesiöngörülen 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun 18’inci maddesinin (1)’incifıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı yetkilidir.” ibaresinin “Türkiye BüyükMillet Meclisi yetkilidir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. ZEKİHAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyet“Egemenlik kayıtsız şartsız milletparibahis.” ifadesinin vücut bulmuş hâlidir.Zorlu bir mücadelenin meyvesi olan cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalmasıiçin durmadan çalışacağız. Bu vesileyle cumhuriyetimizin kurucusu Gazi MustafaKemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.Cumhuriyetimizin 96’ncı yıl dönümü kutlu olsun. Buradaüzerinde durulması gereken bir diğer sorun, dünyanın en büyük kıyı uzunluğunasahip ülkelerden birinde su ürünlerinin ülke ekonomisine katkısının yalnızcayüzde 0,4 olmasıdır. Su ürünlerinin ülke ekonomimize katkısı yüzde yarım bile değil.Kırk sekiz yıl sonra yapılan bir düzenlemede su ürünlerinin ekonomimizeyapacağı katkının artırılmasına daha fazla odaklanılmalıydı, sektörün sorunlarıkonuşulmalı, yeni yatırım teşvikleri planlanmalıydı. Değerlimilletvekilleri, bu yanlış politikalar vatandaşı tanzim kuyruğuna sokarkençiftçiyi de üretimden uzaklaştırdı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 26,5milyon hektar olan tarım alanlarımız 2018 yılında 23,2 milyon hektara düştü. Tarımalanlarındaki daralmayla birlikte çiftçi sayısı da her yıl düşmeye devam etti.Çiftçi Kayıt Sistemi’nden 2002 yılından 2018 yılına kadar 700 binin üzerindeçiftçi ayrıldı. Çiftçi üretmeye çalıştıkça emeği karşılıksız kaldı ve daha çokborç batığına saplandı. Yetersiz tarımsal destek karşısında özel bankalardankredi çekmeye zorlandı.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *